30 Haziran 2006

kahve içmiş bulundum.. kahveme baktı bi kadın. yani falıma. aman aman.. hiç kötü birşey söylemedi. süperim diye diye süper mi oldum nedir? :p yok efendim çok güzel dua ediyormuşum ve hep gelecekmiş dualarım karşıma. sonracıma kısmet olayları falan dedi durdu. r harfi varmış adında(peh) bide t bide u ya da ü dedi. kadında tam bilmiyor sallıyor işte. sonra etraftaki herkes birden mer öyle biri var mı dedi. ayol yok dedim saçmalık.. işte kalabalık iyi bi gün geçecekmiş evimizde falan.. aman klasik fal sözleri işte. :) hayırlısı olsun efendim.. darısı okuyanların başına falan :p
*
bomb mudur nedir öyle bir grup çıkmış ya. backstreetboys kişilikleri hık demiş, burunlarından bu çocuklar düşmüş.. taklitçiliğe son.. yaşasın pinhani.. :)
*

29 Haziran 2006

ne kadar da hızlı geçiyor zaman değil mi a dostlar... daha dün merhaba dünya derken şu halimize bak. şaka maka 22 yaşında olduk çıktık efenim.. ben korkuyorum.. her yaşımda böyle olmaktan. geçenlerde benden 2 yaş küçük bi eski yazlık arkdaşıyla karşılaştım. arabasını park ederken yok o değildir dedim ki çünkü fazlaca sümsük bir arkdaştı. aman neyse..oymuş. o günde üzerime afiyet pek spor giyinmişim. aman allahım.. düşünün ben bile küçük kaldım yanında. bi ara konuşurken tepeye bakıyodum. sırf boy itibariyle değil tabi küçük kalışım. böyle bi afralı bi tafralı.(bi belediye başkanı kızı olması etkili midir acaba?) hem sevindim hemde neden böyle olgun davranamıyorum dedim biraz. tabii ki bizlerinde yerine ortamına göre hareketlerimiz değişiyor. ama ne biliym işte. bana garip geldi. yoksa ben mi garibim. hof.. evet...
*
pazar günü lisemin(eihl) pilav günü var. tüm mezunları bekleriz... neden pilav günü ki bu yapılan hep. ne bilyim tatlı falan verseler. tatlı yiyip tatlı konuşsak.. (akılda bulunsun cts tatlı yensin..)
*
ben ne istiyorum biliyomusun.. bilmiyorsun. bilme...
*
emel en yakın arkdaşım canım.. kasımda evleniyor. melda.. en yakın akrabam :p o da gidiyor. şükür siz varsınız yanımda jee ve züü.. :p

25 Haziran 2006

avea reklamlarında ki gibi bir "OH BE" çekerek yorgunluktan ayaklarımı soğuk serin sulara bırakmak istedim.. ama yapamadım işim vardı gene... ya bakmayın yorgunluğa efendim derlerdi de inanmazdım.. ne kadar da tatlı bir yorgunlukmuş. 7 aylık bir düşünce yorgunluğundan sonra bu beden yorgunluğu ne ki.. neymiş ki..
yüzünün ak çıkması insanın.. güvenin boşa çıkmaması... şükür...
*
rüyamda güvercinler gördüm. o kadar çoktular ki. uyandığımda yorgundum ama güvercinlerden dolayı mutluydum. güvercin ne demekmiş? "Vefakar ve cefakar kadına, güvenilir elçiye, sadık dost ve sevgiliye, Güvercini uçarken görmek uzaktan gelecek habere, isteklerinin Allah Teala tarafından yerine getirilmesine, Hangi şekil ve durumda görülürse görülsün, güvercin sevinç ve mutluluğa delallet eder. Evinde güvercin gören bekar erkek, mizacına uygun, ahlaklı ve güzel bir kızla evlenir." demekmiş. bide aldım kucağıma beyaz güvercini. dedim mimciğim çek resmimi. yok çekmedi. neyse...
*

21 Haziran 2006

şehirlerarası "ilk" buluşu

holey holey... zamanında ankara mı yoksa istanbul bloggerları mı daha çok görüşecek derdik. hem daha çok görüşmüştük. hemde istanbula aldık kendilerini:p tabii amaçları pinkfloyd olaylarıydı ama olsundu. biz amacımıza ulaşmıştık. ve pinki istanbulda gördük. biz eslem,mandalina ve güherdik :)
sabah başka eğlenceler peşindeydim ama bu olay gerçekten daha eğlenceliydi. ilk sanki bi konuşamadık ama sonuna doğru pek açıldık yahu :) kapanamadık. zaten pink hiç konuşmuyor :P maşaallah.. :)
herzaman ki gibi özsütteydik. sonra mandalinayı bulmuşken bi ashkar geçti önümüzden. :) merhabalaştık karşılaşmış olduk.. sonra sahil mahil dolandık bol resim çektik.
çok hoş bir gündü vesselam. başka topluluklar gibi dedikodu da etmedik. (sanırım) tekrar edilesi birgündü işte..
he unutmadan...
pink.. hakkaten pink ya.. öyle bi havası var öyle bi karizması var ki.. yok anlatamıyorum ben onu. kelimelerim yetmiyor.. :) ehe.. çok tatlı ya. tabii istanbulda yemiş olduğu pasta, çikolata bilmemnelerinin bunda katkısı var mı bilmiyorum. yok benim tatlılığım onlardandır da genelde.. :p
evet bir günün sonuna da erişmiş bulunmaktayız. emeği geçen herkese teşekkür ederken tekrarı nasip olur inşlh diyerek bu yazıyı postalayalım :)

duydunuz mu?
sting kişisi dansözün tekine 5.800 yuro bahşiş vermiş.
hava temiz... bahçe yeşildir.. mer çıkar bahçeye şöyle bi bakar ne var ne yok..
bi bakar ki bi mahzun kiraz ağacı üzerinde ki kirazlarla öylece durmaktadır. düşünür mer.. geçenlerde diğer kiraz ağacını zor kurtarmıştık kargalardan. neden bundan yemezler ki.. diye babasına sorar. baba _sen yiyormusun der... mer düşünür..
aslında yemiyodur ama şimdi bahçedeki mahsulden neden yemiyosun diye kızmasın diye yiyorum baba der.. ve babanın cevabı ;
_ kargalar senden akıllı demek. tadı güzel değil diye yemiyolar işte..
mer _ :(

ya ama.. yanlış anladık birbirimiz baba. burdan sesleniyorum sana.. seslendim duy sesimi...

20 Haziran 2006

zayıflamak ya da zayıflamamak.. işte bütün mesele bu...

21 yıllık ay pardon 22 yıllık hayatımda en çok teşebbüste bulunduğum ve başaramadığüım şey bu. ve sanırsam en çok bilgiye sahip olduğum konu da gene bu. bir diyetisyenden farkım yok. demek ki burdan çıkan sonuç kuru bilgi insana bir yarar sağlamıyor. önemli olan o bilgiyi uygulamak vb.. vb.. ve bende bildiklerimi uygulayamıyorum. ve ben yemek yemeyi çok seviyorum. tatllıyı da çok seviyorum. çikolataya bayılıyorum. künefe mi dedi biri.. :p

çoğu kişi :p bu konudan sıkıldığım anlarda "aman meer sana yakışıyo bu hal. boşver" derler. ki bende bilrim ama işte sağlık falan. :) hani ilerde çıkmasın bişi dimi.. evet ne diyoduk he evet ben gene rejimdeyim. hayırlı uğurlu ve tüm millete faydalı olsun...
*
pinhani cnntürkteydi... mutlu oldum izlerken msj geldi "cnntürkte pinhani var" diye. daha mutlu oldum. frekansta gündüz ertesi akşamda 5n 1k da. konserine falan gidemiyoruz bari tvden takip edelim dimi..
müziğin yeni starları yazdı onlar şarkı söylerken cnntürk. sanki benim grubum gibi gurur duydum nedense :) yavaş adımlarla ilerliyorlar ve yürekten destekliyoruz biz ailecek :P
*
bloglardaki 1 yaşım doldu geçenlerde. geçenlerde dediğim 24 mayıs mı ne. ilk daha öncesinde başlanmış bir blogum daha vardı ama elde olmayan sebeplerden dolayı kapanmak zorunda kaldı bir gece vakti mim tarafından.
sonrasında gene açıldı. bugünlere gelene kadar bisürü isim değiştirdim.mercandık my olduk ve lamer enson. gerçi mer olasım var ama. neyse...
blog sayesinde ne çok insanla tanışıp nasıl derler ahbap olduk :) hakkaten şaka maka blogdaşlarım yani sizler benim hayatımda bir yer edindiniz. sırf yanda linkiniz olması değil yani.
görüşülenler,görüşülmeyenşler,görüşülemeyenler... hepimz farklı alemleriz ve iyiyiz hoşuz ya. iyi ki okuyorsunuz siz beni. iyi ki okuyorum sizi. iyiki doğdukk falaaan :p
ben seviyorum yazmayı çok. biliyorum okunduğunda size hiçbirşey vermiyor yazılar. sadece mer ne saçmalıkmış diyorsunuz. ama olsundu. ben mutluyumdu..

izleyelim öğrenelim
...
diyecek sözü olmayanlardanım ben.
nokta konuyor her güzel şeye
bi kere de diyorum üçnokta koyup devam etse
bi kere de diyorum noktalı virgül ile açıklansa
bazen virgül konsa sonra gene kalan yerden devam.
hep ama hep yeni bir paragrafa başlamaktan yoruluyor insan
hele bazen sayfa çevirmeler yok mu
işte en zoru...
devamı gelecek cümleler istiyorum hayatımda
3 nokta olmazsa 7, 8 nokta koyup devam etmek istiyorum
noktalı cümleleri çıkarsak hayattan..
a pardon..
noktalı bile cümlem kalmadı ki benim..
cümlesizim..
diyecek sözü olmayanlardanım ben...
sadece bildiğim şu ; :/
falan.. filan..
kırk yılda bir gündüz uykusu çekeyim dedim kendime. düşünmeden geçsin gün içinde ki bir kaç saat. gelin görün ki tlfnum rahat vermedi. o kadar çok msj geldi ki. her titreşimde heyecan yaptım oley dedim ama biri cardfinanstan diğeri turkcellden diğeri gene cardfinanstan sonra biri de velare diye bir mağazadandı. deli ettiler beni. ve bi arkadaş aradı bişiler anlattı hala düşünüyorum neydi.
bir diğer uyandıranda şu ki ;
bizim burda günaşırı şu olur.sokaktan gelen bir ses;
overlok makinası ayağınıza geldi... 5 dakikada overlok yapılır... ve müzik başlar...
dın... dındındındın... dındındındın.. dındınınınınını....
al yazmalım selvi boylum. müziği ile inletir buraları. ben sevinçli olurum. "seninin işte alıp götürsene beni" derim bi bakarım overlokçuymuş.. zaten annem her bu müzik çıktığında gene seninki geçiyor diyor. aman yanlış anlaşılmasın hiç görmedim bile overlokçuyu. sadece arabanın sesini duyuyorum...

16 Haziran 2006

uçak,otobüs,araba,bisiklet vb. kullanıp yolda olanlara, olacaklara hayırlı yolculuklar dilerim... bende birazdan metro ve otobüs ikilisiyle haşır neşir olacağım. bakalım bu sefer ne maceralar bekliyor beni. sabırsızlanıyorum :p
öss sınavı var bu haftasonu sanırsam ki. ona da başarılar cümleten. ama önemli olanın hayattaki imtihan olduğunu unutmayalım ve O'nun rızasına uyduralım inşlh hayatımızı.

*
bu arada zü ve sac ikilisyle özlü sözler gününü başlattık... bir kaç söz ; (benden)
- sevmek su içmek gibidir içtikçe içesin gelir ama boğulabilirsin de
- sevmek acılı adana yemektir.. yanarsın ama ağzında süper bi tat olur
- sevmek sürme gibidir. sürersin güzelleşirsin ama günahtır
- sevmek mango gibidir. almak istersin istersin ama o kuyruğa girmekte istemezsin
- sevmek indirim gibidir beklersin o günü. ama gün gelince paran olmaz
- sevmek dondurma yemek gibidir. yersin süperdir ama dişine dokununca ıy
- sevmek ınternet gibidir. bi takıldın mı çıkamazsın
- sevmek ekşisözlük gibidir her bakışta yeni şeyler çıkar karşına (sac der ki buna ; ama yazar olunca farklıdır) hıh
- sevmek höykürmektir. höykürdükçe seversin sevdikçe höykürürsün..
*
şu haline bak be mer. yukarda O'nun rızasına uy dedin. gittin msnde saçmaladın. çok saçmalıksın sen..
hadi sağlıcakla kalınız...
eyvallah...
gidiyorum...
çok uzağa değil..
zamansız zaten gidişim ve gelişimde öyle olacak.
belki yarın belki yarından daha yakın bi zamanda gelicem
gitmek istiyor musun mer desin biri...
bende hayır tabii ki diyim.
sanki burda napıyosun desin biri...
hiç demeliyim. hiç yapıyorum evet...
bakın kurallarını söyleyebilirm hiç yapmanın.
ki gerçekten layıkıyla yaptığımı düşünüyorum.
ıı tavsiye ediyor muyum?
yok... kimseyi üzmeye hakkınız yok...
hiç yapmak için önce hiç olmanız lazım
ki layık olun görevinize...
evet hiç dedik çok iyi yaparım
aslında yapmak istediğim kek.
kelek değil...
çünkü dürüstüm ben..
ama çok güzel kek yaparım
çizini de yaparım kakaolusunu da...
ama siz kekime de bir isim takabilirsiniz.
merkek ya da kekmer.. yok bu olmadı...
ben yoksa karışıksarmaşık mıyım gene
sanırsam ve halbusam ki öyleyim.
düzelmek için napıyorum?
evet gene koca bir hiç...
ve uyuyorum...
geceye kapatıyorum gözlerimi
sabaha kapatıyorum
karanlık oluyor heryanım
evet ben uyuyorum...
günden notlar ;
- düşünceli düşünceli gezince çok para harcanıyor. açken markete gitmek gibi.. sanırım unutmak adına. ama eve geldiğinizde düşünceli parasız biri oluyorsunuz. demek ki bu durumlarda en iyisi uyumak falan..
- açken demişken.. araştırmalarım sonucunda bir diyet bulmuşum şahane. hadi hayırlısı.. devamlı olur inşlh..
- devamlı olur demişken... devamlı olsun diyet gibi alınan kararlar falan... dimi a dostlar..
- mangoda gene indirim başlamış. aman aman diyorum. gidip kuyrukta beklemeyin. (ama 7 ytlye de çanta olmaz kii ya.. zorla al diyorlar.. :p)
- sonra birde bir site varmış meğer. adı gunlukname. sağolsunlar eklemişler falan...
- daha bulamadım
- bide he evet mp3ü olsa keşke. neden yok ki bende. neyse gayret edip bulmak lazım...
- işte böyle şeyler...

yazası gelip yazamamak falan.. durum bundan ibaret...

(bir de doğum günüm yaklaşsa keşke :p )
(evet ilgi ilgi ilgi ilgi... )

15 Haziran 2006

çığlık atasım var...
böyle bi çığlık atayım sazlıklardan havalansın yeşil ördekler..

( yurdun dört bir yanında sacid adına kutlamalar yapılmakta. çok kıskandım. seneye istiyorum. ankara duy sesimi. :p)

mumdan kanatlı bir adam demiş kendine.. kanat manat bahane.. kalpler şahane..

15 haziran 1981.. doğmuş. ben bilmem o zamanları tabi :) hatta baya uzun zaman arkadaşı falan olamadım kusura bakmasın :) işte böyle 1 sene olmuş ve o şuan itibariyle en en en iyi dostlarım arasında. vay be :) ya hakkaten yalan değil. hani burda reklam yapıyor falan derler.. :p asla yok böyle birşey. reklama ihtiyacım yok birkerem. ama sacid dostum benim ya size ne.. neyse..

o nasıl biri deseniz.. içinde ki derin duyguları "aman anlamazlar zaten" diye düşünüp anlatmayan, belli etmeyen.. fakat o derin duyguları çok güzel bir şekilde deriiiin esprilere dönüştürebilen biri. o sacid işte. çok iyi biri. en çok yardımsever.. sonra en çok bide iyi.. ama iyi öle böle iyi değil. gerçekten iyi olur ya insanlar. işte onlardan. çok iyi bi insan ya. maşaallah tü tü...
bazen "bir dost" msjları gelir telefonuma. "az ye mer" "sakin ol mer" diye.. işte bazen aynen böyle iyiliğimi düşünen ailem gibi. evet evet ailemden gibi. sanki doğduk o zamandan beri küçüklük arkadaşım. zaten bilmediği şey yok. evet dost denir sanırım böle tiplere.. :) bizde diyelim ozaman ha dostum?

nette sorununuz mu var? bir mp3 mü bulamadınız? yoksa yoksa (neydi zü asp mi ne) onda sorun mu yaşıyorsunuz? sacidu.wordpress.com yardım eder size. sizin kim olduğunuz önemli tabi :) bide sezer diye bir arkadaşı var en çok ona yardım ediyor. etsin ama.. burdan sesleniyorum tlf konuşmalarını azaltın bari.

kedi istememe tek sebep sacid beydir. ve kedisi melistir tabii ki. melis harikadır ama resimlerde. videolarını izlerseniz aslangillerden olduğunu anlarsınız. ama sacid öyle değildir :p

gerçekten şuan ekşisözluk yazarı olup ismine entry girmek isterdim.. çok isterdim bak. hakkaten. yazamıyorum diye kimse beni hor görmesin sende görme..
e tabi o biir ekşi sözlük yazarı.. o biiir flickr ileri geleni.. tabii ki o biiir pro.. o bir ki üüçç ..
sacid.. :p

sac .. delisin "melis"in ama çok iyisin...



14 Haziran 2006

gnc yaz 2222 ye gönder. gençturkcelli ol. sonra da "gnc sms"yaz 1000 msjın olsun 100 kontore. sonrada msn gibin çetleş dur milletle :p
tamam lazımdır falan :) bu şekilde bir kampanyaya girilebilir. ama bunların amacı bence msjlaşmayı çoğaltmak. sanırsam son kalan 700 msjımda bittikten sonra msjlaşmaya çok alışmış olacağım. bunlar turkcelin oyunları. Rabbim aşkoyunlarından uzak tutsun bizleri :)
geçtiğimiz senelerde 19 mayısmıydı ne birgün boyunca msjlaşma bedava olmuştu. o zamanda sapıtmıştık ama benim tlf pek iyi değildi dayanamamıştı.
birde avea manyakları var. :) bende onlardandım alınmasın kimse :) öretmen hattı ile bedava konuşuluyordu. "oh be" bedava konuşmak ne demek biliyomusunuz.. tlfnun hep açık olması demek. arada açık unutmak demek.. tabi kulaklık almak farz demek..
hele karşınızda ki insan ney çalışıyorsa.. avea bedava hat uyumak demek... :)
bacağımı keseceksin..
hayııır..
keseceksiiinn
hayııır yapamaaamm...
keseceksin bacağımı... hadi kurtar beni.. kes bacağımı
hayııır olamazz..
kes dedim al baltayı. bi vuruşta hadii..
hayııııııırrr.....
güüm...
:P
kadir inanır ve gülşen bubikoğulu'nun filminden bi replikti bu. çok ilginç bi filmdi. bi msj mı vermeye çalışıyodurlar nedir. saçmaydı işte..
filmlerde en sevmediğim sahne şudur;
esas kız ya da oğlan farketmez biz oğlan diyelim. şöyle bağırır kıza
_ git git dedim sana.. yüzünü bile görmek istemiyorum seninle gönül eğlendirdim anlamadın mı.. senin gibi biriyle ne işim olur. hadi git gözüm görmesin seni...
(bağırmasının nedeni ölümcül bi hastalığa tutulmasıdır genelde)
_ nayır ayhan sende beni seviyosun.. bana git diyemezsin
_ sevgi mi sandın bunu nihaha.. hadi git burdan.. uşak çıkarın bu kadını burdan...
_ nayır ayhan bunu bana yapamazsıın...
ve kadın gider...
esas oğlanımız camdan bakar
_nalan nalan seni çok seviyorum gitmee.. beni bırakma nalaaaan....
ne bu şimdi :)
aslında hayranı olduğum alyazmalım filminde de biraz böyledir. severler birirlerini ama gene de ayrı düşmek zorundadırlar. nedeni de sevginin emek olmasıdır. ama nasıl bırakır ilyası asya. hem gider hemde seninim işte alıp götürsene beni der içinden ilyasa. ah... devam edemicim ağlicim...
nerden geldik filmlere.. hayatımızın film oluşundan mı? :) evet.. her birimizin hayatı işte film. her filmde bizden birşey var. kavuşamayanlar, buluşamayanlar, sevenler... biz mi yazıyoruz peki oynadığımız filmi? bazen kendimi truman şovda ki adam gibi hissediyorum. herkes sanki bizim hayatımızı etkilemek için çevremizde bulunuyor. halbuki aslında her her her insanında kendi hayatı var ama aslında benim dediğimiz hayat hiçbirzaman tamamen bizim olmuyor. her istediğimiz olmuyor olamıyor. ve nedenleri gene insanlar oluyor. bi karar alacağımız zaman okadar çok düşünüyoruz ki çevremizide. çok düşünüyor ve düşünürken kendi istediğimizi unutuyorz. ne olmalı? hiç çevreyi düşünmeden mi yaşamalı içinden geldiği gibi. yoksa her her herşey gözönüne alınmalı mı? evet alınmalı.. alıyoruz ve içimizin ne dediği umrumuzda değil çoğu zaman. içimizi duymaktan geri koymasın Rabbim...

biliyomusunz.. bahar geldiğinden mi acaba.. yeşil mavisine geri dönmek istiyor. hah... ama mavi artık mavi değil haberi yok...
yeşilmavi sadece blogspotta beraber... :p gün gelip zaxaz ol deseler mesela yesilmavi olmam.. :p

10 Haziran 2006

gitmem gerek bu şehirden
bir rüya oldun sevdamın gergefinde
neden çocuklar beni gösteriyor
yağmur yağsa güneşin yerine
ha gayret güzelim gayret
biter elbet bu yağmur sabret

sensizlikten olsa gerek
çekilmez oldu buralar
hep benle beraber bulamadıklarım
bak cesaretim yok artık
geç oldu yorgunum
yine deli oldum sayende
saçında rüzgar
ha gayret güzelim gayret
biter elbet bu yağmur sabret

ayrılıktan olsa gerek
gecikiyor sabahlar
hep benle beraber unuttuklarım
dönmüyor epeydir başım
denizler yalan
sevmek ateş olurmuş derler
yanmak yalan
şimdi öyle uzak ki geldiğim yollar
yanlış bir öyküdeyim beni yeniden yaz
bir çoçuktum sevmiştim
avuçlarımda aynalar
gayret et güzelim elini uzat
ha gayret güzelim gayret
biter elbet bu yağmur sabret

öyle işte...

07 Haziran 2006

ayşegül serisi vardır bilirsiniz. ayşegül köyde, ayşegül piknikte, ayşegül ormanda.. ayşegül heryerde. bazıları da ayşegül köpeğiyle falan filandı. çok okuduk ve ondan bu kadar gezmek istiyoruz belki de...
neyse konumuz şu ki.. şimdilerde ayşegül kalmadı. bu gençlik ne okuyor..
yeğenlerimle beraber kalalıberi onlardan biri oldum çıktım. düşünün artık dün gece rüyamda biri beni istiyordu sonra hep beraber çocuğu görmeye gittik. gidince vardığımız yerde ben sokakta ki çocuklarla yağ satarım bal satarım oynayama başladım. evet çok geldi bu kadar çocuk bünyeme...
yeğenlerin tüm eşyaları odamda. bir yanımda boyalar bir yanımda kitaplar falan.. kitaplara gelelim ki.. elimizde ki kitap ayşegül serisinin yeni zamane gençlik için hazırlanmış olanı...


hüzün istiyoruz belki de. hüznü mü seviyoruz? ve nedense mutlu olmayı saklıyoruz ceplerimizde... hani kış gelmiştir üşümüşsünüzdür. artık kışlıklar çıkar dolaplardan. sonra tam giyersiniz. elinizi cebinize atarsınız ve o da ne bi para çıkar. ya insanı ne kadar da sevindirir. bu mudur peki? saklamamızın nedeni mutluluklarımızı ceplerimizde. hani sonradan karşımıza çıksın mı istiyoruz yoksa? yok yok olmaz ki ama.. ne derler hani şimdi ki 10 ytl yi mi 5 gün sonra verilecek 20 ytlyi mi tercih edersin diye? evet herzaman bugün olanı tercih etmelidir. demek ki mutlulukları da yeri ve zamanı gelince yaşamalı. yaşayamayanları uyarmalı.
bi insan ne ister ki.. yani neye ihtiyacı vardır ki? bi sevgi mi? bi birliktelik mi? bi aile mi ? para mı? bence ne maddi ne manevi olarak olması gerekenler önemli. önemli olan huzurlu olmak ve huzurla gelen mutlulukla yaşamak. huzuru da sağlayacak şeyler kişiden kişiye değişir.
şükür etmeli...
ne demiş pinhani abimiz..
iyiler bu savaşı kaybetmiş..
ben nasıl büyük asdam olucam?
kötü olmak...

karmakarışıksarmaşıkmer


...

Gelişini aldım onu nasıl harcadım
Denizden bunalıp okyanusa
Selâm çakan vapurun
Sevindik adımına birden parka çekildik
Ve birden nasıl bayram bıyıklı
Bir yaylım herkesin yaydığı bir merhabayla
Eğip başını içlerimden gittiğin zaman
Uzağa bir yolcuya çıkar gibi

Selini üstüme çektin önce
Camdan bir mektup dolabının
üstüste sayısız koridorunu yüzüme yakın
başını duvara değdirmiş bir benzetişle
josef ka benzeri bir bakışındı
ya da konuşmayı kesip aman sen
öyle bir gittin ki benimle

...

*

Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim

Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme

Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum

06 Haziran 2006

söylemiş miydim?
ben kedi istiyorum. böyle yumuk yumuk. hatta adını yumuk koyabilirm. beyaz olsun şeker bişi. pembe burunlu. sonra gözleri sevecen baksın. uy yerim ben onu...

müjdee...

eticin sevenleeer...
eticinin büyük paketi çıkmış. hem dee 12 fiyatına tam tam 13 tane var içinde.. :p
her hapşurmamızda kalbimiz bi an duruyor. ve tekrar devam ediyor. tamam iyi hoş ama... hapşurmalarım çoğaldıkça gerçekten korkar oluyorum. bir daha devam etmez diye çalışmasına. bu alerji çok kötü birşey. hapşur hapşur nereye kadar değil mi? ve kendimi hiç iyi hissetmiyrum açıkcası. kalbimin hiç iyi değil durumu. hem belki durup durup çalışmaktan hem de belki ruhsal açıdan.

"seni pamuklara sarmalar sararım,
ne bedel isterim ne hesap sorarım
ne sitem ne güzel kalbini yorarım
sakınma tatlı dillerini"

bu şarkıyı severim.. ama bana göre değil. pamuklara sarılmak benim kalbimi yorar :) evet pamuğa alerjim var...

05 Haziran 2006

bursa yolları taşlı,gel bana bazı bazı


hoş bir gündü geçtiğimiz pazar. (sabahın 5inde evden çıkıp gece 12 de girdik ama) ve baya baya hızlıydı aslında. ordan oraya ordan başka bi oraya.. bursada gezmediğimiz yer kaldı mı acaba? tabii ki kalmıştır ama çok fazla ara sokaklardan oluşuyor galiba. hep yürüdük ille de yürüdük.
ilk şehire girişte çok boş geldi çevre. bi dağ gözüküyordu az karlı. işte şehir merkezi aynı istanbul gibiydi. (ne dediğimi bilmez halde yazıyorum saçmalayabilirim bursalılardan özür diliyorum)
sonra en ilginç gelen şey cin çıkmazıydı sanırsam. böyle ordan kaçarlarmış halbuki sokak çıkmaz sokak gibi. böle türk askerleri kaçınca yunanlılar mı ne cinler var sanarlarmış falan. böle 80 cmlik bi yer geçiliyo dağa çıkılıyo falan.
otobüs yolculuğumuz pek eğlenceliydi.:p ilkokula giden yeğeni götürünce pek eğlenceli oluyo biliyomusunuz..:) bi sürü çocuk vıyak vıyak :p yok ama eğlenceli tipler vardı hakkaten. bitek mikrofonla şarkı,türkü,şiir,bilmece vb. şeylerin söylenmesinde biraz sıkıldım. bursaya giderken sivasın yolları türküsü uymadı zaten. ama çocukların bazısı toplum içinde öyle anlatılmayacak bilmeceler,fıkralar anlatınca herkes bi heyecan yaptı. çocuğa yasakladılar fıkrayı falan. ehe komik...
sonra en son bilgi yarışması oldu. biz bi çikolata kazandık yeğenle. aman hala yenmedi dolapta :) maksat yarışmaktı zaten..
sonra bi kaç kadınla kavga edecektim. ki çocuklar bunalmışlar feribot ekliyoruz inmişler aşağıya otobüsten.. e kalabalık tabi. kadının arabasına dokunmuşlar. noluyo be diye cama vurdu. bunlara görmemiş mi denir ne denir bilmem. sanki otobüsteyiz ya biz hiç araba görmedik aa araba diye elliyoduk senin uyduruk pejonu. zaten pejolar çok kötü arabaymış hemen bozuluyormuş haberi yok. hah...(evet sinirlendim)
(çok uzun cümleleri sevmiyorum)
bursa'da bloglardan duygu ile görüşmeyi çok istedim ama hiç fırsat bulamadım hani yeğenim olmasa neyse de peşinde koşturmak bir hayli zordu.
e ulu camii den bahsetmeden olmaz. kalabalık olmasa.. ya da en azından herkes ibadet için orda olup huşu içinde olabilseler.. ben daha da huşu içinde olacaktım. okadar insan kalaalığına,foto çekişlerine rağmen gene de uzun zamandır almadığım hazzı aldım.
(uzun cümleler çok uzadı mı insanı üzmez mi? üzer..)
işte bir bursa gezimizinde böylelikle sonuna geldik. emeği geçen tüm insanlara teşekkür ederim. beni mesajlarıyla yanlız bırakmayanlara sevgi, saygı ve herşey burdan kucak dolusu gitsin. bi mesaj bazen insanı 32 diş ediyor biliyor musunz? hiç bitmese keşke bu güzellikler...


01 Haziran 2006

metbüs :p

mer bu sefer otobüstedir...
ve elinde torbalarla ayaktadır.
ayakta olması dışında kalabalıktır baya.
ki tıkış durumu vardır...
ve telefonu çalar merin... zırr zırr..
efendim denir.
merin ablasıdır ve nerdesin napıyosun neden bana gelmedin gibi birkaç soru sormaktadır.
ama bi terslik vardır.
ablanın sesi dışardan geliyodur ve
farketmiştir ki merve otobüste herkes ona bakıyodur.
hoparlör açılmıştır ve kapanmamaktadır.
abla mer meer meer diye seslenmekte...
otobüs ahalisi ee efendim desene der gibi merin suratına bakmaktadır.
ama kapanmamaktadır işte hoparlör. (çok gıcık bi durumdu)
ve pili çıkartarak anca sonuca ulaşmıştır...
ve bakışlar bakışlar bakışlar...

metro macerası mı? ehe
insanların bakışlarından niyetleri anlaşılmakta.
kadıncağız çok güzel süzmüştü beni zaten yol boyunca...
sonuçta hoppadanak ilk sorduğu sorunun "bekarmısın kızım" olması şaşırtıcı bir durum değildi.
hayırlısı teyzecim ne diyim ben sana :)