30 Eylül 2005

...

Belki seni hayırlı bir cuma akşamı bulacağım,
İşten geç de dönsen mutlu olacaksın.
Koca bir tatil düşleyeceksin 2 günlük
Hayallere dalacaksın...
Orda da beni bulacaksın....

29 Eylül 2005

...

Belki seni gecesi mübarek perşembe günü bulacağım,
Ellerin duada olacak
Sonsuz bir sevgi dilerken Allah'tan
Beni bulacaksın karşında...
Tıpkı benim seni bulduğum gibi....

28 Eylül 2005

....

Belki seni haftanın ortası sayılan çarşamba günü ortalıkta gezerken bulacağım,
Serserilere özenmiş olacaksın,
Bunalacaksın işten,sevgiliden...
Bu şekilde belki de beni bulacaksın...

27 Eylül 2005

...

Belki seni güneşin batışında salı günü bulacağım,
Eve geç gelmenin huzursuzluğu,
"Her şey de bir hayır var" sözünün doğruluğu beynini kemirecek.
Sonra yitip giden güneşe bakıp biten birini düşüneceksin...
belki beni...

26 Eylül 2005

...

Belki seni güneşli bir pazartesi öğlesi bulacağım,
Erken kalkmış olmanın mahmurluğu...
Öğle tatiline girmenin buruk sevinci olacak yüzünde.
Burukluğun gene işe gitmek...
Belki de benden ayrı olmak...
kimbilir...

25 Eylül 2005

....

Belki seni yağmurlu bir pazar sabahı bulacağım,
Tüm haftanın yorgunluğu kalkmış olacak yüzünden...
Gözlerinde rahatlığın rengini göreceğim,
Saçların yağmurun ıslaklığını değil serinliğini hissedecek...
Ve senin aklında ben değil...
seni bekleyen pazartesi sendromu....

22 Eylül 2005

...

özledim...

eskiden mim bizde kalırdı... yattığımız yerden konuşurduk... konuştuğumuz ve vazgeçemediğimz şey şuydu ki ;

_yarın ne yapalım?
_sabah kalkalım...
_evet kalkalım.kahvaltı yapalım.piknik gibi mi yapsak balkonda?
_aa olur öle yapalım
_sonra napalım?
_sonra bisiklete binelim.
_tamam binelim.(başka yaptığımız bir şey yoktu zaten)
_.....

bu böle devam eder. muhakkak o günlerde kavga eder (genelde ben mimi bisikletle ezerdim ama o önüme geçerdi.. gerçekten...) ve aynen şu şekilde bağırırdım: :)

_bi daha sana hiçbişeyimi vermiicemmm... (burda ki hiçbirşeyden kasıt küçülen elbiselerim :))

çok komik günlerdi. ama çok özledim....
mime burdan sevgi ve saygılarımı sunuyorum...
el sallamak istiyorum bide tanıdık tanımadık herkese o ayrı...

...

zaman geçiyor.
şu bilgisayarda olmasa diyorum bazen.. sonra lafımı geri alıyorum... çünkü asıl "O" olmasa...

herşey bir an önce olsun istiyor insan bazen hayatında. sıkılıyor... "ya tamam bitsin işte. okul, iş güç, kariyer, evlilik, çocuk, torun...hadi yeter öleyim..." diyesi geliyor. sonrasın da farklı sorular beyninde yankılanıyor. "ne için yaşıyorum"

evet evet... aslında hepimiz bir gün ölmek için yaşıyoruz.

"ölmek güzel şey budur perde ardından haber,
hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber... "

:)

mekan : ilkokul sıraları
ders : türkçe
konu: atasözleri...

lafla peynir gemisi yürümez
yapmak istediğimiz bir şeyi arkadaşlarımıza anlatıyoruz. bunu işi mutlaka yapacağım diyoruz. ama en sonunda bu isteği gerçekleştiremiyoruz. arkadaşlarımızda "lafla peynir gemisi yürümez" diyebilirler. bu atasözünün en kısa anlatılması bir işi söylesek bile onu yapmazsak lafla peynir gemisi yürümez.herşeyi sözde değil gerçekten yapmalıyız... :)

balık baştan kokar.
ben bu atasözünü bir örnekle açıklamak istiyorum. bir baba varmış.bu babanın içki kumar gibi kötü alışkanlıkları varmış.annede içkici biriymiş.bunların çocukları varmış. onlarda hırsızlık gibi kötü şeyler yaparmış. bu çocukların demin dediğimiz gibi babası annesi ve dedeleri bile kötü alışkanlıklarıyla çocuklarına böyle örnek oluyorlarmış. balık baştan kokar atasözü bunu açıklar.yani çocuklar dedsinden babasından hatta annesinden gördüklerini devam ettirir.zaten Türkiyede böyle oluşmuş bir ülkedir.. :D


21 Eylül 2005

daha kime... kara kediye...


*mavi ve yeşil renklerin arasına genelde ilk olarak mavili morlu rengiyle erol girer. az biraz maviliğinden mi olsa gerek bilmiyorum yazıları beni pek çeker. farklı bakış açısı hayran bıraktırıyor kendine.
*sonra psychedelic pink'i merak ederim acaba bugün hangi rengini yansıtıyor diye?pembe mi siyah mı? birgün pembe ve turkuaz olur diye beklemekteyim onu da...
*mim i hatırlarım sonra.. hatta genelde yanıbaşımda olur onu okurken. siyah gözükse de bembeyazdır aslında... ona kah gülerim kah... gülerim...
*yeşilin tonları takılır gözüme. onlarda benim gibi yeşil sevenlerden... biri la panse... yeşili doğada bulmuş.. mahallenin güzel kızı... :) diğeri şekerpare... onun yeşili şekerpare yeşili...çok tatlıdır kendisi...
* küçük afacanda gitmiiş maviyi seçmiş... çok severmiş... mavi sukunettir. sen tornavidayı almışsın eline... durulman lazım... böyle mavi olunmaz...
ee sene bitti tuğba_2005... nolcak şimdi?
*kafam karıştı mandalina turuncu mu ? pembe mi? ikisiyle de seviyorum seni...
*zagrep radyosu dj bilal... güldüren ve bol ileti yazan arkadaş...
*bide xbox radyosu var ki... dillere destan. gözükmüyo sanki son günlerde... kimse bana meryy demiyor :(
*2 ileri 1 geri.... tek tek basaraktan ileri yani...
*mavilikler çok bloglar arasında. ilk göze çarpanlarda Ufuk İlter(mutlu gözüküyor.mutlu ediyor)ve camkenarı... (yazamıyor,özleniyor)
ve diğerleri...
ekmek arası(iyi olurdu şimdi),Galat-ı meşhur(en beğendiğim tema),leylek(özletiyor kendini nerelerde acaba?)hayalperisi(mutlu insan),un4tunately(keşke olsa)mızrak(bitmeyen insan kazım mızrak)
ve bazenleri...
nahnu,o29r,anitez,ali sarı,mtlda,silenzio...uzar gider...

ismini zikrettiğim herkesi görüüyorum..sobeliyorum... :)

:) :) :) :) :)

ingilizce derslerinde her kelimeyi 5 kere yazma işi vardı ya...eski defterimde gördüm.o kadar çok kelimeyi yazmışım ki zamanında. çok komik...

haydi hep berabeer..

hellohellohellohellohello
mymymymymy
hehehehehe
shesheshesheshe
ititititit

20 Eylül 2005

KiTaP KuRDu MuYuM?

hem mandalina hem de duygu ebelemiş beni. artık oyundan atılmadan yazsam iyi olacak dimi?

kaç kitabım olduğunu bilmiyorum. ama çook fazla değil,ama az da sayılmaz hani.
en son aldığım kitaplar ;
senai demirci-ve aşk evliliğin ellerinden tuttu
H.A.L. Craig-Ben Bilal
Muhammed Esed - Mekke'ye Giden yol

beni etkileyen değil de tekrar tekrar baktığım kitaplar ;
Ben Bilal,
Eva de Vitray-Meyerovitch'in Duanın Ufku,Güneşin Şarkısı kitapları
Necip Fazıl Kısakürek-Çile
Yusuf ile Züleyha-Nazan Bekiroğlu

şuan okuduğum kitap ise Mekke'ye Giden Yol...

aklıma gelenler bunlar. son zamanlar da çok az okuduğumda bir gerçek. en yakın zaman da yeni bi kitaba başlamalıyım...
ebelenmediyse Ufuk İlter olsun... gerçi tahmin edersek LeyLe ile MeCNuN'u okuyor gibi... ama en iyisi ben Yusuf ile Züleyha'yı tavsiye ederek kapatayım bu postu.. :)

o zamandan belliymiş...

geçenlerde babam yazlıkta çatı katından bir torba getirdi.bak bakalım işe yarar birşeyler mi dedi. baktım. :) ablamın eski öss belgeleri,gazetelerden çıkan öss soruları falandı. birde bi defter çıktı içinden. üzerinde neydi adı hani ağaçkakan vardı bi tane.işte onun resmi var. benim ilkokul 5 teki bir defterim. ama ilerleyen zamanda orta okulda da birşeyler karalanmış... okuduk ailecek. ve çok güldük. 9 günlük kurban bayramımı ve 5 yıl içerisinde geçirdiklerimi yazmışım. 9 günde hep birilerine gitmişim bide abim pastane açmış...(şimdi o pastaneden eser yok :) neyse işte
5 yıl içinde geçirdiklerim ;
ilk okulda sınıfıma girdiğim zaman çok heyecanllanmıştım.1.sınıfta okula kendim gelemiyordum. annem getirip götürüyordu.ilk gün öğretmenimizle konuşup tanışmıştık.2.sınfıta öğretmenimi ve arkadaşlarımı çok sevmiştim.sonra 3. sınıfa başladım.:) artık öğretmenim ve arkadaşlarımdan ayrılmak istemiyordum.onları daha çok sevmeye başlamıştım.4.sınıfta ise öğretmenimi ve arkadaşlarımı öyle çok sevmiştim ki anlatamam :) ve 5. sınıfa geçtim.son yılımıza gelmiştik.bu yıldan sonra öğretmenimden ve arkadaşlrımdan ayrılacağım için çok üzülüyordum.diplomamı aldıktan sonra keşke yine baştan başlayıp yani 1. sınıftan başlayıp 5. sınıfa kadar gelseydim :) dedim...

imdaaat...
midem bulandı yazarken...


evet sıra geldi 15 yılda yaşadıklarıma... :p

15 Eylül 2005

...PaTaTeS YeaH...


en başta bu fırsatı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim. bugünün geleceğini biliyordum...mutluyum huzurluyum artık benim bloğumda da bi tarifim var :)

bu teklif bana ilk geldiğinde şaşırdım ve tabi ki de hemen atladım :) severim yemek yapmayı...(yemek kadar olmasa da)... evde patates yemeği vardı ama ben gene de işe koyuldum ve sizlere kumpir yaptım. :p yok yok yapmadım. o kadar da hızlı değilim. önceden mim ile yapmış olduğumuz kumpiri koymayı tercih ettim. yapılışı çok kolay ve fazlasıyla doyurucu... tavsiye ederim...

KuMPiR

bu KuMPiRi hazırlamak için gerekli olan şeyler ; patates, turşu, mısır,kaşar,zeytin,bezelye... artık kumpirin içinde ne seviyorsanız koyarsınız haşlanmış patatesin içine. tabiki de patatesin içine kaşar ve tereyağıda ekleniyor.işte tıpkı dışarda yediğimiz kumpirler gibi. sesler duymaktayım bunun kabuğu yok diye... :) e artık ev yapımı bu kadar olur. hem kabuğu sıyırmaya çalışmayacaksınız işte.

Benden bu kadar blog dünyası... bir başka YE(ah)mekte buluşmak dileğiyle... Saygılar...
(açasım geldi bi YeaH blogu...) :)
bize "HaYaTıNıZ BiLGiSaYaR" diyenlerin hayatları ne acaba??

14 Eylül 2005

biraz önce yakın bir arkadaşım resmen

_kopşonla namaz kılınır mı dedi? :)

fetva bekliyor akşam namazını kılmak için... ;)

13 Eylül 2005

:)

ZaRaRLı SiRKe...

sevdim bu oyunu...

1. Cep telefonuna çağrı gelmiştir yakın bir arkadaş tarafından.
annem ;
_niye açmadın?
ben ;
_çağrı attı anne
annem ; (can alıcı soruyu sorar...)
_e ne dedi şimdi o?
ben ;
_anneeee...

2. Yiyeceklerin enfes olduğu bir yere gidilmiştir.
abla ;
_mercan... onu yemiceksin dimi?
yada
_mercan... yarım yarım yiyelim mi? (az yemem için tabi ki de...)

3. kaç kilosun...
yazarken bile sinir oluyorum... (zayıflamam lazım)

4. annem ;
_ne yapıyosun saatlerce bu bilgisayarın başında...
bunu sorduğunda diyecek birşey bulamıyorum. blog yazıyorum desem olmaz ki...

5. biri ;
_sen şimdi ne okudun?
ben ;
_işletme
biri ;
_ne iş yapıcaksın ki şimdi ?
ben ;
_ne iş olsa yaparım abi...

5 olmuş.. devam ederiz belki bi ara...
kim sobelenmedi ki...
mim ?
mızrak ?
bilal ?

selvi boylum al yazmalımı bilmem kaçıncı kez seyrettim mutlu olmak için...
olamadım....
sevenler kavusamadı...


degismeli sonu... ilyasla mutlu olmalı asya... onlarda mutlu olmalı bende...

05 Eylül 2005

mutlumuyum... ?

1. değer verdiğim insanlardan aynı değeri,sevgiyi içimde hissetmek...yani karşılık almak...

2. sevdiklerimi yanımda hissetmek... konuşmadığımda bile kalbimde sıcaklığını hissettiğim insanları seviyorum. ben sevince çok mutlu oluyorum...

3. hemen şimdi tartıya çıksam 5 kilo(bile) az görsem kendimi... oo my GOD... mutluluktan diyecek kelime bulamıyorum.. (görmememe rağmen)

4. :) herşeye rağmen çikolatalı pasta beni çok mutlu ediyor ya... sonrasında vicdan azabı çeksem de... (cheescake de olur yanında da çay varsaa... değmeyin keyfime..)

5. gülmek... ama olur olmaz herşeye gülmek.... ufak kırgınlıkları,üzüntüleri,olayları unutmanın,mutlu olmanın en kolay yolu..

6. bilgisayar,adsl,fotoğraf makinası,cep telefonu,müzik(şarkı söylemek çok mutlu ediyor beni de. mim çok fazla haz etmese de ve her seferinde şikayetçi olsada özellikle arabada , "seviyorum işte var mı diyeceğin seviyorum işte var mı diyeceğin"?) :),filmler,kitaplar... elektronik veya değil... çoğu vaktimi paylaştığım şeyler bunlar... seviyorum onları ve mutluyum...

7. insanları mutlu etmek.. sevdiklerime hediye almak, paylaşmak... (mutlu etmek için ölmek bile istediğim görülmüştür..dün dua ettim) evet evet beni dua etmekte çok mutlu ediyor. sırf kendime değil,başkalarına da. zaten ;

8. zaten... Allah'a yakın hissetmek kendimi mutlu olmak için en büyük neden. belki huşu içinde ki bir namaz,belki Kabe yollaında ki Lebbeyk nidaları... işte mutluluk... (babam dese gene gidiyoruz... )

9. alışveriş... her ne olursa hiiç farketmez... hele de limitsiz oluverse... (canımda bişi istemiyo yahu hayret...)

10. blog yazıp içimi dökmek,yada kağıtlarada olsa bişiler yazmayı seviyorum.. rahatlıyorum.. mutluyum...

ben gidiyorum gene... kimler sobelendi bilmiyorum o yüzden sobeleyemicem... üstünüze alınıp kendinizi sobeleyebilrisiniz....

04 Eylül 2005

ölesim geldi...
yağmur yağıyor seller akıyor
keşke arap kızıyla camdan bakabilsem...
korkuyorum...yalnızım...

03 Eylül 2005

Her tarafmı satılır acaba böyle parsa parsa
üsküdar ve istanbul bu işte herkes hayran
Doğduğum yerde kalmadı çocuklara hiç arsa
ne kadar insan varsa vardır bir o kadar da hayvan
Hasat zamanı meyva bahçelerini yaksalarda
marmaramdan geçti tankeriyle baksalarda
Mekanım üsküdar ve en son karaca ahmet anla
meclisim hep ala işte ağla gülüm ağla


git gel git gel... nereye, ne zamana kadar?

gene gittim ben.. işte gene geldim burdayım... git gel git gel deyince de aklıma ne geldi...

"git ve gel... yüz adım... bin yıllık konak.
ne ayak dayanır buna ne tırnak!
bir alem ki gökler boru içinde
akıl, olmazların zoru içinde...
üstüste sorular soru içinde...
düşün mü,konuş mu, sus mu ,unut mu?
buradan insan mı çıkar tabut mu?"

işte bu şiir böyle uzun devam eder. Necip Fazıl Kısakürek'in Zindandan Mehmet' e Mektup adlı şiiri. lisedeyken ezberlemiştim. hala da ara ara okurum çağrışım yaptıkça. bide bunu hiphop şeklinde söyleyişim vardır ki dillere destan. buradan ceza'ya sesleniyorum. bilmiyorum Necip Fazıl' a saygısızlık mı olur ama... izin verilirse kasetinde yer vermesi Necip Fazıl'ın yeni nesil tarafından benimsenmesine olanak sağlar. öyle bir nacizane düşündüm sadece. değerlendirmek bana düşmez...

Teşekkür ederim...