26 Şubat 2006

25 Şubat 2006


"İnsanları cehenneme yüzüstü düşürecek olan şey, dillerinden başka bir şey değildir. Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa, ya hayır söylesin, ya da sussun. Hayır konuşun, faydalanın, kötü konuşmayın ki, selamette olasınız. "


24 Şubat 2006


Eflatun'a
_ İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan iki davranışı nedir?
diye sormuşlar.Eflatun tek tek sıralamış,

*Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.
(Sen doğum günü insanı; herzaman çocuk ruhun seninle olsun)
*Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını
geri almak için de para öderler.
(sen zayıflamak isteyen insan;para verme"yeme"desinler diye)
*Yarınlarından endişe ederken bugünü unuturlar. Sonuçta, ne
bugünü, ne de yarını yaşarlar.
( sen bak güneş açtı,güneş battı.Yarın da aynısı olacak.
Geciktirme isteklerini)
*Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi
ölürler.
( sen yarın ölecek gibi yaşasan.. neler değişir hayatında? )
_Peki sen ne öneriyorsun Eflatun ; :)
*Kimseye kendinizi "sevdirmeye" kalkmayın!
Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi "sevilmeye"
bırakmaktır.
( sen başkaları "mükemmel" olduğunu düşünsünler diye
böyle kasma.Rahat ol.
Emin ol samimi insanlar daha çok sevilir.)
*Önemli olan; hayatta,"en çok şey'e sahip olmak" değil,
"en az şey"e ihtiyaç duymaktır."
( siz,biz,onlar... neye ihtiyacımız var diye düşündüm de...
gülmeye sanırım.
Ama hep beraber gülmeye..)

Bugün Kanlıca'dan gelirken sahilden doğru bir tabela gözüme ilişti ama yeşil ışık yandığı için hemen resmini çekemedim. Şunlar yazılıydı tabelada ;
.................. Belediyesi
Lütfen buraya ÇÖP atanları aşağıdaki numaralara bildiriniz.
blal3452bla6432bla
bla1243bla3456bla

Nasıl bildirebileceğimizi anlamadım ben. Arayıp ;
_ "Çabuk yetişin buraya kırmızı montlu bir adam çöp attı. Yetişin yakalayın suçluyu.."
diyemeyiz herhalde. Yoksa kimse bildiği tanıdığı birini de arayıp şikayet etmez gibi geliyor bana. Bilinçlendirmek lazım milleti. Bence eski usulü devam ettirmeliler belediyeler.

Buraya ÇÖP atan "blablabal"dır
:p
bloguma google ve msn searchten gelenler genel olarak hep aynı şey için geliyorlar. ZAYIFLAMAK :) ya lahana çorbası ya da acil zayıflamam gerekiyor yazıyorlar ve hop burdalar :) e birde orhan g. (sağol nikita) ve sibelcan(sağol pink) yazıp gelenler var ki burda birşey bulamayacakları bir gerçek. he dünden sonra bir de yalın'ın klibini izlemek istyen bi arkdaş gelmiş. sağolsun :) bazıları bilmiyorlar google'da nasıl aranır ve bulunur istedikleri şeyler. uzun cümle yazarak ne bulmaya çalışırlar ki.
örnek :" zayıflamak istiyorum ne yapsam ? " :p
*
dün gece nedense aklıma geldi eskiden izlediklerim. trt yi düşündüm ilk. hangi çizgi filmleri izlediğimi hatırlamıyorum ama çizgi film bittiğinde başlayan program zihnime kazınmış. ekran ikiye bölünür sol tarafta "toprağın sesi" yazar sağda ise analarımızın,kadınlarımızın tarlada çalışırkenki görüntüleri döner. çizgi film biterdi ya. bu başlardı. çok üzülürdüm. sonra star çıktı. starda ki çizgi filmlerden sonra da "cesur ve güzel" başlardı. ne kadar da uzun sürmüştü o dizi. ama iyice abuklaşmıştı sanırım. herkes birbiriyle mi evleniyordu neydi. hatırlamıyorum. ve geçmişte izlediklerimden beynime kazınan bir başka program da şu ; tgrt'de ilahiler çalar. bir gül yavaş yavaş açar o sıra. değişir papatyalar uçuşur. gene değişir bir arı dolanır çiçeklerde... ama en çokta güller. hala gözümün önüne geliyor. çok düşünürdüm zaten nasıl da öyle kamerayı açık bırakmışlar ve gülün açılmasını beklemişler diye. ilginç...
*

23 Şubat 2006



Eti pufumm tatlı aşkımm benim yumuşak tatlıım...
geçen markette giderken gözüme çarptı ve sırf resmini çekmek için aldım etipuff. tamam bir tane yenebilirmiş. ama 3 tane midesini bulandırıyor insanın. zaten kansorejen madde varmış. ölücem :)
a aklıma geldi bir de eticin alıyım ben resmini çekeyim. gerçekten bayılırım. lisedeyken sabah akşam alırdık yerdik. pek çok severdik hala da çok severim .çocuklara alırken hep bi tanede kendime alırım. çileklisi pek değil ama çikolatalı olan gerçekten güzel. çay ile birlikte nefis olur. işte ya ne kızım. böyle ufak şeylerden mutlu oluyorum :)
düşünüyorum eticinin bi reklamı var mıydı?hiç hatırlamıyorum ekşiii... yok bulamadım gene etipufun reklamını yazmışlar
eti cin cin
yumuşak cin
yumuşak ve tatlı
eti ciiiinnn
ahaha... yumuşak değil ki eticin yahu. yoksa ben mi yanlışım? bilgilendirin.
*
geçenlerde uzun aradan sonra tv izledim. böyle klipler,reklamlar falan. bi sürü yeni tip çıkmış ilk defa gördüm ama maalesef tüm şarkılarını ezberlemişim. hep bu power fm yüzünden. hep aynı şarkıları çalıyor ezberletiyor yahu. bak hala çalıyor kapatıyorum ya.( bir kere jonquille ile parça istemiştik :) çaldılar mı acaba? :p)
*

22 Şubat 2006

*

giderim alışırım gitmelere...
direndi bu can ne bitmelere...

ya blogun adresini değiştirmeyi düşünüyorum. çevremde ki insanlar sanki blogdaki laflarımla bana birşeyler söylüyorlar. gerçekten huylanıyorum çok :) maviyeşil,yeşilmavi.. la mer mi yapsam ne yapsam :) ehe burda söylüyorum bide :)
*
İstanbul'dan sıkıldım sanki. artık diyorum böyle gitsek gezsek yeni yerler görsek falan. flickrda bile sadece İstanbul setim var gülüyorum kendime :) safranbolu resimlerini mi çoğaltsam ki :p aslında zamanında mısıra gitmiştim ama mısırdan geldiğimizin 4. günü elime ulaştı makina. bir tanecik resim var kanıtlamak adına. piramitin önünde ama piramit demeye bin şahit. bizim sokakta da öyle duvar var yani :)
*
yani deyince aklıma geldi :) mimle konuştuk da. sinir oluyormuş yani kelimesini boşa kullananlara. hemen bir örnek verdi.(bende bloga yazıcam dedim zaten)
blabla kişisinin çocuğu bla yolda hastadır. eve varmışlardır. mim ve blabla tlfda. ve geçen dialog ;
mim : _ ee blabla eve gidince bla rahat uyumuştur inşlh?
blabla : _ e yani...
mim : _ ???
bizim de bi komşu var. aman allahım okadar çok yani diyor ki. üstüne üstlük o yani leri o kadar vurgulu söylüyor ki farketmemek mümkün değil YANİ.. :)
*
geçen bulunduğum bir GÜNde. hani bir dahaki toplantılarını düşündüler.işte bla mart olsun dediler. sonra zaman geçti. bitanesi dedi ki...
_ ya tüh.. bla martta ben dubaide olucaaaam... e belki ozamana geliriz bakalıım...

hay Allah dedim. ama içimden... çevremizde bazı tipler var biz nasıl ne biliym karşıya geçtik kadıköye falan diyorsak aynen öyle fransaya gittik amerikaya gittik diyorlar. ilginç insanlar işte. gerçi işte bize göre onlar belki başkalarına göre biz. değişik oluyor herkesin yaşamı.
*
birde kürdan hikayesi var :) kürdan isteyen kız yani kısaca kür diyelim ,limonlar,limon tabağı,limon isteyen kızın annesi,ve mer var olayda :) misafirlerin limonları bitmiştir. kür limonları keser anne tabağa yerleştirir ve tam mutfaktan çıkacakkeeen kür seslenir küçük emrah edasıyla. _anneeee kürdaaan... anne bu yanlışı nasıl yaptım der gibi kür'e bakar geri gelir limon kürdanlarını alır ve yoluna devam eder. ve asıl kahraman kür rahat bir nefes alır. çünkü limonlar limon kürdansız gitmemiştir misafirlerin yanına :)
ahaha... komik kür seni...
*
kimi seversen sev benim adım geçer
*
birde buraya yazdıklarımdan kimse alınmasın he. :) yani bilgisayar bilen arkdaşlarım var ama hiç bildiklerini göremediğimden bahsetmiştim.lütfen. alınmayınız. tüm arkdaşlara dedim ben :P
*
web tasarımı çok iyi bir şekilde öğrenmek istiyorum duyurulur. özellikle flash,fotoş falan süper olmalı. nerdeyse iş alıcaz ama birşey bildiğimiz yok. hazır şablon yapıversek anlarlar mı ki diye düşünmekteyiz.. ? hayırlısı...
*
boncuk,örgü vb. tüm işlerden sıkılmış durumdayım. şu ınternettende sıkılsam keşke. herkes daha mutlu olacak...
*

17 Şubat 2006

emredin bana...

kalk,ye,iç,yeme,içme,oturma,kalk,topla,hadi,sil,ütüle,yap,topla,
hadi,yeme,çıkma,gezme,gitme,otur,kalk,git,al,öde,alma,yeter alma,
hadi gel,nerdesin çabuk gel,hızlı ol,onu yeme bunu ye,içme,gitsene,
oturup durma,kalk,izleme,baksana,hadi,getir,götür,koy,gel,git,
gel gene git,getir,çabuk götür,sevme,sevsene,açma,aç,topla,düzelt,
gitme,gezmee,izleme,hadisene,kapa artık,çabuk olsana,
2dk geçti kapasana,yat,hadi,yazma,izleme,dinleme,yazma,kapat,hadi,yat...
herzaman bunu tartışırız yani istişare ederiz. mesela ülker. eti browni çıktı tamam. sonrasında sende çıkardı bi browni. tadı aynı çok güzel. ama ama.. ya aynı paket yapmak zorunda mısın? bunun bi pazarlama da hilesi falan mı var.ne gerek var iki üç kişi karıştırıp alsın diye beni soğutmasanıza ürünlerinizden. tadını taklit et ama neden bide paketi taklit ediyorsun. ya senin paketin mavi olsun nolcak? yada ne biliym daha uzun olsun. neden aynı? gerçekten sinir oluyorum....

ülkere staj içingitmiştim. ama stajım yapıldı gösterdik falan. ama iyi ki yapmadım diye düşündüm sonra. hani staj defterine yazıcam şunu yapıcam diye falan adamdan bilgi almaya gittim. tamam çok güzel bi ofis. 5 kişi var masalarında. ve hertaraf çikolata,şeker,bisküvi dolu. bi adam bilgisayarda işini yapıyo ama elinde koca çikolata yiye yiye. aman Allahım. akılllara zarar. bu arada ülkere gıcıklığım bide şundandır ki adam bana bi şeker tutmadı ya. insan verir bi tane.. hıh... yemediğimizden değil ama insan ne biliyim.. kaba şey...
arkadaş-dost ayrımlarıma bakıyorum da. zamanla nasıl da değişiyor. ortaokuldan beri can ciğer kuzu sarması olduğum(nedemekse kuzu sarması) arkadaşım s.ü. ile şimdi hiç hiç görüşmüyoruz yani yaklaşık son 6 aydır. işte neler olacağını bilemiyor insan. en iyi dostum dediğin insan değişebiliyor. ve bide son zamanlarda sık görüşemediğim arkdaşlarımla "dost kıvamında" olmaya başladık. neden mi? msn yüzünden :) mutluluk verici birşey. teşekkürler msnmessenger :)

işte dostlar arkdaş bazende bir hiç olurken arkdaşlar dost oluyor falan. bu böyle değişip gidecek. Allah hayırlı dostluklar versin ne diyelim . seninlede dost gibi olduk ya blogger. hayret edilecek birşey :) wordpress ile henuz ilişkimiz arkdaş kıvamında.
he bide flickr var tabi. ya da hiç girmiyim o konuya. ordaki dostlardan açmayalım konuyu. birden "hey dostum sen nedediğinin farkında mısın ha?" diyen biri çıkabilir. ve bu konuşma çok uzayabilir :)
ya insan şaşırmıyo değil. kimler geldi kimler geçti... blogger vesilesiyle tüm beni tanıyanlara selam eder, saygılar sunarım.. :)
bi halam var. çok sever beni. bende onu. en sevdiğim halam hatta. neyse kombiler olur ya. ondan vardı evinde işte. baya senelerce kullandı. sonra geçen sene bozuldu kombisi. ve yenisi alındı. monte edildi falan. tamam herşey normal. ama şuan halamın duvarında eski kombisinin resmi duruyor. :)) eski kombisi ona hep arkadaşlık etmiş unutamıyor onu. ve resmi duvarda. :) iyi ki diyorum attırmayıp koymadı başköşeye falan. çok ilginç hemde çok...
bilgisayarım yeni almış gibi olsun istiyorum. hiç bi sorun çıkarmasın bana. ısınıp ısınıp kapanmasın. birde uuuu diye üflemesin artık. zaten fanın sesinden hoparlör takmadan birşey duyamıyorum bile. çok iyi hatırlarım klavyeye başımızı koyup film izlemiştik mimle zamanında. adamın ağız hareketlerinden tahmin falan ediyoruk ne dediğini. e geçti şükür aldık bi tane hoparlör. teşekkürler philips.. :) ve abi :)
bide bilgisayarın şu mavi ekran sorununu çözemedim çözdüremedim. bi sürü bilgisayardan anlayan arkdaşımız var biriside şudur sorunu diyemiyor. nasıl bilgisayardan anlıyoruz diyorlar bilmiyorum. gerçi bende anlarım ama :p kime göre..

dün bi arkdaşa sinir oldum. benim ona vermiş olduğum bir cd yi bana vermişti ve son resimleri yüklermisin demişti bende tamam demiştim insanlık namına. :) dün gelmiş diyoki mer hazırmı. yok dedim görüşeceğimiz zaman eklerim son resimleri veririm dedim. ne mi dedi hanımefendi. tamam sseninle işim bitti bye. (msnde oluyo bu olay) insanlar aleni aleni nasılda kullanıyor beni he. zaten bu kız web tasarım dersinden benim sayemde geçmişti. oturup kendiminki haricinde 2 tane daha site hazırlamıştım. tamam ya saf biriyim ben. ama tabi ben AA ile onlar DD ile geçtiler :)
(yapılan iyilikte söylenmemeli ama.)(blogun adresini de biliyorlar iyi mi :))
zaman öyle hızla geçer ki bazzen kimi sevdiğini unutur insan. O an kim varsa yanında onu sevmeye başlar. zaman onunla "mutlu" geçer. onsuzken "mutsuzluk" çıkar ortaya. mutsuzluktan öte "eskiler" gelir insanın aklına. zaman hızlı geçsin diye dua eder sonra insna. zaman hızlı geçer. eskiler unutulur.

16 Şubat 2006

sen imkansızsın...
sensizlik imkansız...
aşk... imkansız...

10 Şubat 2006

artık blogumda "music player" var. şifreni ver bişi eklicem dedi xbox. ve bu geldi işte. nasıl şarkılar olsun dedi slow dedim. hakkaten baya slow olmuş :) uyumak üzereeyim :p yok değiştirebilirz zaten dimi :) çok teşekkür ederim tekrar xbox...
(istek falan da alınabilir belki :p)
Rabbimiz... Şüphesiz sen, gizlediklerimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbirşey Allah'a gizli kalmaz (ibrahim 38)


08 Şubat 2006


Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında.
Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya...
En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur.
Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.
Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan,
gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe!
İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının.
Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır.
Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden.
Ama engel olamaz işte. Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler
saplamaktadır..
Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın.
İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur
seli...
Ve kadın ağlar; hem de çok! Sanmayın ki gidene ağlar kadın!
Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır.
O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın;
o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır.
Her damla, daha çok kadın yapar kadınları.Her damla bir derstir çünkü.
Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki,
değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri.
Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler.
İçlerindeki zehirdir onları öldüren!
Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki!
Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları.
Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar.
Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler.
Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini.
Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir.
Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine
sarılmayı...
Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında.
Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça,
o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür...
Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp,
yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden.
Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan...
İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye;
hepsi kariyer derdinde olan..Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar.
Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki,,
o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına
inanıyorlar,o yüzden kendilerine sarılıyorlar.
Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar,onları hak etmedi;
hem de hiçbir zaman!
Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların..
E o zaman niye sarılsınlar ki! Niye sarılalım ki!
Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur.
Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır.
Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır.
Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır.
O da kim, ne diye sormayın artık.
Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!..

06 Şubat 2006

E kişisi ve annesi H arasında geçen bir olay. önceki gün E anne pilav yapıcam demiştir.H ise karşı çıkmıştır. ve ilerleyen gün içerisinde...
E eve gelir. ve M ile konuşmaya başlar. (H namaz kılmaktadır)
E : _ karar verdim pilav yapıcam der...
H: _ esselamualeykum ve rahmetullah - yap - esselammualeykum ve rahmetullah

E ve M kopar ve bizlere de Allah kabul etsin ,
H ' ye ise ; _ Allahumme entesselamu ve minkesselam,tebarekte ya zel celali vel ikram demek düşer. bu postta böylelikle son bulmuş olur.

04 Şubat 2006

bir aşkın izlerini yok edecek başka bir aşk sipariş edildi yeniden
bir şehre yağmur yağdı ben ağladım
.......................
bir aşktan diğerine kaç saatte gidiliyordu
soyulur muydu kabuğu hayatın
yoksa tüm vitamini kabuğunda mıydı
yağmur şehre bir yağdı ben ağladım
.......................
yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
......................
ben sevmeyi beceremedim
belki de sevilmeyi
benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
ben yağmur ağladım bi şehre yağdı
ben şehre ağladım, bir yağmur yağdı
ben bir ağladım, şehre yağmur yağdı
ben, yağmur, ağladım..

03 Şubat 2006

1927 doğumlu anneannem... adı Mavili :) ozamanlar mavili diye bir türkü varmış.(kayahan'ın ki değildir herhalde :p) ondan esinlenmiş büyük büyük dedem :)

"akşam" tv izlenmektedir. bir aile kahvaltı yapmaktadır. konuşurlar falan.. anneannem der ki ;
_ şuna bak. akşam olmuş yeni kahvaltı yapıyorlar...
ah canım anneannem...
mim ile oturduk film izledik 2 tane.
simone ;
güzeldi. yazsak dedik bi program.kendimize. şöyle boyu boyuma huyu huyuma... :p

cevapsız arama.;

ıy.. iğrençti. gerçi mim ile düşünmüş olduğumuz korku filmi sahneleri vardı ama. sonunu anlamak nasip olmadı maalesef...

ve ben bir film daha aldım.. 2 gündür seyredemedim bir türlü. Love story. eskiilerden bi film.. zaten gerçek aşklar eski filmlerde kalmadı mı? evet kaldı. ben bizzat bunu denedim gördüm.
evet... dostum aşk diye birşey yok, aşk dediğin 3 günlük eğlence,bilemedin 5 gün sürsün kapılıpta sürünen çok...
burdan sesleniyorum.. gençler.. kapılmayın bu aşk gibi gözüken olaylara. hepsi boşş...