02 Mayıs 2006

zaman bir gergef işler...
karşımda oturmuş, konuşacaklarımız olağan olaylardan ibaret olan, arada bir sevgilisinden gelen telefona cevap veren, çayını yudumlarken çayın mı sigarasının mı dumanı olduğunu karıştırdığım bir duman yüzünden yüzünü seçemediğim bir arkdaşım sordu.. hem de umarsızca bir anda...
_ee mer hiç üzülmüyor musun?
ondan önceki gün de zaten "ee haber var mı?" demişti. benden yemişti paparayı ama gene de umarsız umarsız soruyor işte.
ona doğru bir uçan kafa atmak isterken bugün. biraz etraftan çekinerek artı önümde ki pastam ve çayım bitmemişken dert almak istemedim kendime. anlayışla karşıladım. beynim aman boşver açıklama gerçek duygularını derken kalbim nolucak ki insanlar bilsin mer diyordu. böyle garip haller içinde böyle tezatlıklar yaşarken.. ağzımdan kelimeler döküldü. bana göre çok şey söyledim ama o hiç tatmin olmamıştı. nasıl oluyor da böyle rahat oluyordum. hayatta ki felsefemden bahsederken yüzüme aval aval bakıyordu. bakmasındı keşke...
evet çıkmışken dışarı,güzel bir havada. daha gezilmesi yerler böyle "bana gel" diye bakarken bana.. evet erkencecik bitmişti gün. yapacak şey kalmamıştı çünkü onunla. zaten en mutlu anlardan biri alışveriş merkezinin önünde oturmuş kitabımı okurken rüzgarı böyle hissedip üşümemdi. evet evet o anda çok mutluydum. şükür ettim.. hissettim...
ve o geldiğinde "o yanında ki adam kim" dedi ilk. "aynı ... a benziyo" demeyi ihmal etmedi tabi. ve merin uçan kafası onun boşkafasına gene yaklaşamadı. evet mer uğraşmak istemiyor. durum bundan ibaret..
evet mutluluğa gelelim... kitap okumalıyım ben orda gene. rüzgar essin falan. bazen gözüm kamaşsın güneşten. arada bi soğuk içecek ikramı da olsa...

Hiç yorum yok: