31 Mart 2006

uf zaman çok hızlı geçiyor. Pek dolu geçmeye başladı sanki. Ki blog yazacak zaman bulamadım :PYok aslında ne zaman yazmaya otursam başka şeylere daldım bi baktım yazmamışım falan. Erol tşk ederim hatırlattığın için :)
*
Son 2 gündür pek keyifli oldum. Çünkü mavi gördüm. Mavi huzur verir, sukunettir. Birazda yeşili andırıyordu ama ben mavi görmek istedim. Mavi gördüm denizi ve mutlu oldum. Deniz maviydi.Ben maviydim. Mavi maviydi gökyüzü.(neydi bu)
Dün kurstan kaçtım :) (annemin tabiri. kurstan kaçmış dedi benim için. halbuki işim bitmişti) Eslem hanımı aradım ve sağolsun geldi. uf aman. Çok güzel bir gün geçirdik. mantarlı tavuklu kebap-kız kulesi-cheesecake üçgeni arasındaydık.
Ben çok vapur falan binmezidim. Çok bindim. Ve artık deniz kusucam nerdeyse. Tamam İstanbul çok güzel. Havasına suyuna taşına toprağına kurban. Ama bak bak nereye kadar denizede. Aynı şey mavi gözler için de geçerli.(ki çok iyi öğrendim bunu y hayvanından) insan sıkılıyor. Bir ara düşüncelere falan dalıyım dedim maviliğe bakarak. Ama flickr ruhum bunu engelledi. a martı, a gemi, a sal, a yat, a güneş, a mavi... diye diye düşünemedim resim çekmekten. Sırf düşünmek için çıkılmalı mı ki acaba mavi bir seyahate?
*
dertler puf olsun gitsin...
*

8 yorum:

Adsız dedi ki...

"bak bak nereye kadar" ne demek lamer iyi misin sen? şükür ki görüyoruz. istanbul gibi bir şehirdeyiz, her gün vapura binsem bıkmam :)
ama haklısın insan fotoğraf çekmekten etrafı rahat rahat izleyemiyor. ama olsun fotoğraflara bakarız bizde :)

Erol dedi ki...

kadıköydeyim, birileri çığırıyor, vapurla gezinti falan. tabi ben de hiç gezmemişim. hadi dedik gezelim. ama önce ben demedim, onu belirteyim. oradan kalktı gitti, git allah git, bitmez.. of dedim yeter be kardeşim. üç arkadaşız yoksa kendimi aşağı atıp bir an önce karaya çıkmak istedim. sonra durdum ve düşündüm bunun bi de dönüşü var, ki daha gidiyor. yani nasıl geçti o yolculuk, nasıl bir ızdırap, nasıl bir eee, anlatamam kendisi tam bir iğrençti. bi daha da binmedim. hatta iskeleden bakar oldum binenlere, acıdım. tabi kendimi onların yerine koydum ondandır.

sonuç: herkesi kendi yerine koyarak düşünmeyeceksin, çünkü onalr daha önce binmişlerdi ve yine biniyorlardı.

şu kulağa küpe olayını hiç sevmem. bu da zaten küpe değil, ruj.

Erol dedi ki...

epeydir bu kadar uzun bir yorum yazmamıştım :)

Vladivostox dedi ki...

istanbul dışında biraz yaşarsan 'bak bak nereye kadar' demezsin, canın vapura binmek ister vs.; kendimden biliyorum. ;)

Adsız dedi ki...

aynen ben de öyle diyorum nikita :)

İstanbul'dan geleceğim gün Beşiktaş'tan bindiğim vapurdan doya doya seyretmiştim İstanbul'u, bir daha ne zaman kısmet diye...

Ertesi gün aynı şekilde Beşiktaş'a gitmiştim tekrar :) Büyük konuşmamak lazım.

Ama çok zaman oldu vapura binmeyeli, vapur görmeyeli.

Dışarıda ya da üst katta oturmak, başka hiçbiryerde olmayan İstanbul manzarasını seyretmek...

Hey gidi günler, gençtik o zamanlar eheh :))

aliusta dedi ki...

Üstteki yorumu ben yazdım ama anonim olarak göründü. Blogger sevmiyor beni, eh ne güzel, kalp kalbe karşıymış :)

mer dedi ki...

mim ; tamam ya bak bak nereye kadar da yanlış gibi ama bazen hoşlanmayabilir insan canım aa. bak erol da hoşlaşmamış.

erol ; gel erol seninle İstanbul'da vapura binmeyelim :p
uzun yorum,şiir vb herşey ile gene bekleriz.

nikita ; nikita anlıyorum seni demek isterdim ama çıkmadım ki hiç İstanbul'dan. E bindin mi bari gelince hemen?

mer dedi ki...

ya ali usta bende okudum okudum dedim ne kadar da benziyo bu ali ustaya dedim :) meğer senmişsin. :)
inşlh gene kavuşursun İstanbuluna. sadece istanbuluna ama ;)

Faruk ; güzel mekan üsküdar ama dediğin gibi karışık. ama güzel.. sahilde öyle boş boş yürümek bile güzel. düşünmek güzel. İstanbul güzel.. falan filan..